***Cömertlik Ve İylikSeverlik Acıklama ve Guzel Bir Hikaye..*******
AYETLERLE VE HADİSLERLE AÇIKLAMALAR
Yüce Allah buyuruyor ki
Münafıklardan, "Allah bize bol ve yaygın nimetinden verirse, and olsun ki yoksul ve düşkünlere sadaka vereceğiz ve iyilerden olacağız" diye Allah'a soz verenler vardır
Allah (c c ) onlara bol ve yaygın nimetinden, verdiğinde ise cimrilik ederek yoksul ve düşkünlere vermeleri gerekeni vermediler, Allah'a ibadet ve tâatten yuz çevirdiler Zaten onlar dönek kişilerdir"
-Tövbe sûresi, âyet 75,76-
Yukarıdakı âyet Hâtıp oğlu Sa'lebe hakkında inmiştir
Sa'lebe bir gun Peygambere vararak O'ndan Allah'a, kendisine mal vermesi için dua etmesini rica eder Sevgili Peygamberimiz (sav) de, "Ey Sa'lebe" der "Az mal, gereğini yerine getirmek bakımından çok maldan daha hayırlıdır "
Tekrar başvuran Sa'lebe, "Ey Muhammed" der "Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a and olsun ki Allah (c c ) bana bol mal ve servet bahşederse şüphesiz ki yoksul ve düşkünlere hakkını vereceğim "
Bunun üzerine Peygamber (s av) Sa'lebe'nın mal ve servete kavuşması için Allah'a yalvarıp yakardı.Ondan sonra Sa'lebe ilkin bir koyun edindi.Zamanla o bir tek koyundan öylesine buyuk bir koyun surusu türedi ki, suru artık şehir içine rahat rahat gıremıyecek duruma geldi
Bu durum karşısında Sa'lebe surusunu alıp bir ova duzune mekân kurdu Artık sadece koyun surusunu çoğaltmakla uğraşıyordu Camide cemaatle birlikte namaz kılmamaya başlamıştı Hatta haftada bir cumaya bile gitmez olmuştu
Günlerden bir gun Pegamber (sav) Sa'lebe'nın hiç görünmediğini söyleyerek nereye gittiğini sordu Sa'lebe'nın buyuk bir servet sahibi olduğunu, hatta bir ova duzunu kaplayan koca bir koyun sürüsüne sahip olduğunu öğrenince de, "Yazıklar olsun'" diyerek kendisine zekât toplamakla görevli ıkı memurunu gönderdi.Mem***ar butun mu`mınlerden zekât toplarken hiçbir güçlükle karşılaşmıyorlar Herkes zekâtını seve seve veriyordu Sıra Sa'lebe'ye geldi, mem***ar şimdiye kadar birikmiş diğer zekâtları da hatırlattılar
Artık gözlerini mal ve servet hırsı buruyen Sa'lebe "Ne bu?" dedi "Benden haraç mı ıstıyorsunuz? Şimdi gıdın de ben bir düşüneyim?" İşte bunun üzerine "Münafıklardan, Allah bize bol ve yaygın nimetinden verirse, and olsun ki yoksul ve düşkünlere sadaka vereceğiz ve iyilerden olacağız" diye Allah'a soz verenler vardır
"Allah (c c ) onlara bol ve yaygın nimetinden verdiğinde ise cimrilik ederek yoksul ve düşkünlere vermeleri gerekeni vermediler, Allah'a ibadet ve tâatten yuz çevirdiler Zâten onlar dönek kişilerdir" diyen âyet inmistir
Arkasından Sa'lebe ne kadar tutuyorsa butun zekatını getirdi ise de, Peygamber (s av), "Allah senin malının zekatını kabul etmemi yasak etmiştir" diyerek geri çevirdi.Zekâtının geri çevrilişi karşısında Sa'lebe başını yerden yere vurmaya başladı. Ama faydası yoktu Peygamberimize butun yalvarıp yakarmaları boşunaydı Kılı kırk yapan Allah adaletinin eşsiz tatbıkçısı olan O buyuk insan ona şöyle cevap veriyordu, "Sana Allah'ın emrini bildirdim, karşı çıktın Bu hareketinin cezasını çekeceksin "
Peygamberimiz buyuruyor ki Sahabıler Peygamber'e sordular
"Ey Allah Rasûlu Sız bu dünyadan ayrıldıktan sonra artık bizim için yerüstünde kalmak (yaşamak) mı, yoksa yeraltına göçmek (ölmek) mı daha iyidir?" O da şöyle cevap verir
"Devlet büyükleri en iyileriniz, en cömert ve iyilik severleriniz olduğu zaman ve işleriniz aranızda danışılıp görüşülerek yürütüldüğünde, sızın hesabınıza yerin üstünde kalmak (yaşamak), yerin altına göçmek (ölmek) ten daha iyidir
Devlet büyükleri en kötüleriniz, zenginleriniz, en cimrileriniz olup işleriniz de kadınlarınızın eline duştuğu vakit ise sızın hesabınıza yerin altına göçmek (ölmek), yerin üstünde kalmak (yaşamak) tan daha iyidir "
-Mev'ıze-
Peygamberımız buyuruyor ki
"Cömertlik kökü Cennette, dalları da bu dünyada boy salmış (meyvalı) bir ağaçtır Onun bir dalına tutunan kimseyi o doğru Cennete sokar Cimrilik ise kökü Cehennemde dalları bu dünyada boy salmış (kısır) bir ağaçtır Onun bir dalına tutunan kimse de kendim Cehennemde bulur"
Peygamberimiz buyuruyor ki
"Bir yudum su bile olsa gerek kendiniz, gerekse ölmüşleriniz için sadaka verin Buna gucunuz yetmiyorsa Kur'ân'dan bir âyet okuyunuz Kur'ân'dan bir şey okumasını da bilmiyorsanız, Allah'tan affınızı dileyiniz"
-Hayat-ul Kulub-
Peygarnberimiz buyuruyor ki
"(Bir) sadaka, yetmiş t***u kötülüğün kapısını kapatır Ona kat sevap kazandıran, Yetmiş kat sevap kazandıran, Yedi bin kat sevap kazandıran Birincisi yoksul ve düşkünlere verilen sadakadır.İkincisi akrabaya, uçuncusu mu'mın kardeşlerinize, dördüncüsü de ılım tahsili peşinde koşanlara verilen sadakadır"
Bu sıralamamızı şu âyet kuvvetlendirmektedir
"Allah yolunda mallarını harcayanlar, her başağı yuz taneli yedi başak bitiren bir (tohum tanesine) benzer (Verimli bir tohum tanesi gibi kat kat sevap kazanır ) Allah (c c ) dilediğinin sevabını kat kat yapar O'nun lutfu ve hazinesi gayet bol ve geniştir O herkesin ne yaptığını bilendir "
-Bakara sûresi, âyet 261-
Peygamberimiz diyor ki
"Malı olan malının, ilmi olan ilminin, kuvveti olan da kuvvetinin sadakasını versin"
-Camıul Ezhar-
Peygamberimiz diyor ki
Yüce Allah (c c ) yeryüzünü yarattığında yer harekete geçerek uzayıp yayıldı.Allah (c c ) üzerine dağları yaratıp pekleştırdı.Bu yaratma olayı karşısında şaşırıp kalan meleklerle Allah (c c ) arasında şu konuşma geçer
Melekler
Ya Rabbı, yarattıkların içinde dağlardan daha dehşetli bir varlığın var mı?
Allah
Evet, demir
Melekler
Ya Rabbı, pekıı, demirden daha dehşetli bir yarattığın varmı?
Allah
Evet, ateş,
Melekler
Ya ateşten başka?
Allah
Evet, su
Melekler
Sudan başka
Allah
Evet var, rüzgâr
Melekler
Peki iyi, rüzgârdan da daha muhteşem bir yarattığın da var mı?
Allah
Evet var, insanoğlu Çunku o sağ elinin verdiği sadakayı sol elinden gizleyerek verir
Evet saklı verilen sadaka,rüzgârdan daha dehşetli ve daha tesirli yaratıktır.Çunku sadakanın saklı verilişi,hiçbir fani varlık öfkesinin denk olamayacağı sınırsız Allah öfkesini teskin eder.Nitekim yüce Allah (c c ) şöyle buyuruyor
"Zekât (ve sadaka) larınızı başkalarının gözlerinden saklayarak fakire verirseniz, sızın için daha sevap kazandırıcı olur "
Eski mu'mınler sadaka ve zekât vermedıkı gizlilik prensibine o derece bağlıydılar ki bazıları mahsus zekât ve sadaka verenin kım olduğunu anlamasın diye sadakalarını âmâ(kör) fakirlere verir, bazıları fakirin uyumasını kollayarak cebine koyarlar, bazıları da fakirlerin sık sık geçtiği yollar üzerine atarlar ıdı
Mev'ıze
Peygamberimiz diyor ki
Omur boyunca dilencilik eden kışı, Kıyamet gunu, yuzu etsiz (utanma duygusundan mahrum) olarak Allah'ın huzuruna gelir
Ibn-ı Ömer'e göre Kıyamet gunu dilencinin yüzünde et olmaması demek, obur dünyada bir sürü rezillik ve sıkıntılarla karşılaşması manasını taşır.Çunku aslında dilencilik helâl olur.Bundan da şüphesiz ki asıl olan yine haramlıktır.Çunku kışı dilencilik ederken şu uç kotuluğu de Birlikte işlemiş olur
Dilencilik eden kışı ilk olarak Allah'tan şikayetçi olduğunu meydana vurmaktadır Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz Bir adam düşününüz ki her ihtiyacını gidermekle mükellef olan zengin birinin yanında çalışıyor Böyle bir adam dilencilik etti mi,her şeyden önce patronu bulunan kimsenin şanını düşürmüş olur İşte kul da dilencilik etti mi, yüce Allah'ın yüce sânına leke sürmeye kalkışmış oluyor demektir Bu durum da dilenciliğin haram olmasını gerektirir.Yalnız zaruret halinde olu eti yemek helâldir başka yapılcak yol yoksa.
Dilencilik etmek, ikinci olarak da, kişinin Allah'tan başka birinin onunde kendi kendini kuçuk düşürmesi ve aşağı görmesi demektir Halbuki mu'mın Allah'tan başka herhangi bir fâni varlığın karşısında kendini kuçuk duşurmez
Uçuncu olarak da dilenen kışı çoğu zaman kapısını çaldığı kimseyi rahatsız etmektedir Çoğu kimseler dilenciye verdiklerim içinden gelerek vermezler Çunku verseler içlerinde "malım eksildi" duygusu belirir, vermeseler adlarının cimriye çıkmasından utanırlar Birincisinde malın eksilmesi, ikincisinde de itibarın zedelenmesi soz konusudur ki, her ıkısı de kişide huzursuzluk doğurur Bu açıdan bakılınca da zaruri haller dışında, dilencilik etmenin haram olduğu ortaya çıkıyor
Sonra bir de şu var Kışı dilenciyi boş çevırmese bunu ya utandığından, ya da ötekine berikine karşı gösteriş olsun diye yapar Böyle olunca da alanın, aldığı haramdır
Ey saadet yolcusu! Eğer sen dilenciliğini burada sıraladığımız mahz***arını iyice kavradıysan, sevgili Peygamberin bu sozunu de anlarsın, "Kışının dilencilik etmesi, dince en çirkin hareketlerden biridir.Dince çirkin sayılan hareketler ise zarurî haller dışında helâl olmaz"
Bak gor ki sevgili Peygamberimiz (s av) dilenciliğe nasıl ad takmıştır "Dince çirkin bir hareket "
Açık-seçık biliyoruz ki, dince çirkin sayılan hareketler ancak zarurî durumlarda helâl ol***ar
Dini bilginlerimiz dilenciliğin ne zaman helâl olacağı noktasında goruş ayrılıklarına sahiptir Kimi, bir gun ve bir gecelik yiyeceği içeceği olan kimsenin dilencilik etmesi haramdır, diyor, kimi çalışıp kazanabilecek durumda olan kimsenin, eğer butun vaktini ilme harcayan âlim peşinde koşan bir talebe değilse, dilenmesi helal değildir, diye söylüyor Kimi de bu konuda bizim bir takım ölçüler koymamız mumkun değildir, araştırmalar yaparak bir neticeye varabiliriz, diyorlar
Peygamberimiz diyor ki
Allah'ın zenginliği gibi zenginlik isleyiniz Sahabıler sorarlar "Nasıl bir zenginlik bu, ey Allah rasulu? " O da, "Bir gun ve gecenin yiyeceğine sahip olmaktır" diye cevap verir
Peygamberimiz diyor ki
Elli lira parası veyabuna denk altını olup da dilenen kışı, boşuna dilenmiş olur
Bir başka rivayete göre ise "kırk lirası olan" denilmektedir
Ölçülerdeki rivayetlerin değişik olması, durumlara göre hukum vermeyi gerektirmektedir.Bir gun, bir gecelik yiyeceği olmayan, giyeceği bulunmayan, yatacak yerden mahrum kimsenin şüphesiz ki, dilenmesi helâldir Fakat yırrnıdort saatlik yiyeceği olup da ilerisi için dilencilik edene gelince bu uç durum arzeder
Birinci durumda dilenci, bugün için değil fakat yarını için muhtaçtır
İkinci durumda dilenci, kırk veya elli günden sonra muhtaç duruma düşecektir
Uçuncu durum ise, bir yıl sonrası için muhtaç duruma düşecektir
Kesin olarak hemen söyleyelim ki kendisinin ve çocuklarının bir yıllık ihtiyacını karşılayacak kadar yemekliği (yiyeceği) olan kimsenin dilenmesi haramdır Çunku bu durumda dilenmeye kalkışan kimsenin gayesi zengin olmaya çalışmak demektir Yok eğer bir yıllıktan daha az yemekliği varsa (meselâ bir ıkı aylık yemekliği varsa), aynı zamanda yemekliği bittiğinde yine dilenebilecek durumda ve kendisine yardım eden zenginler de temelli olarak bir başka yere geçmeyecekler ise, kışının yine dilencilik etmesi helâl değildir Çunku o anda dilenmeye muhtaç değil, üstelik de yarına çıkacağına dair elinde bir sened yok Yirmidört saatlik kendimi ve çocuklarını doyuracak yiyeceği olan kimse ise dilencilik ettiği takdirde ihtiyaç fazlasını dilenmiş olur ki, bu haramdır
Muhtaç duruma düşeceği zamanda kendisine yiyecek verecek olan zenginlerin temelli olarak başka yere göçeceklerini bilen kimsenin ise, yiyeceğinin bitmesini beklemeden dilenmesi helâldir Çunku dilenmeyi sonraya bırakınca tamamen yoksul düşeceğinden korku duyarak bir yıl yaşaması mümkündür.Burada adı geçen geciktirmenin belirli bir suresi yoktur, o artık dilencinin görüşüne ve gönlünün vereceği fetvaya bağlıdır Ne kadar zaman sonra dilenciliğe başlayacağına kendi karar verir ve onunla da şeytanın kışkırtma ve korkutmalarına hiç kulak asmadan amel eder Çunku Cennetlik şeytan insanoğluna daima fakirliği vaadeder, ancak zarurî hallerde helâl olabilen dince çirkin hareketleri de işlemeyi emreder
Gerçekten sadece zaruret olunca dilencilik helâldir Çunku kişi çalışamaz durumda olup da aç kalmış ve açlıktan ölmekten de korkuyor ise dilencilik etmesi helâldir Neden? Çunku dilencilik de çalışamaz durumda olan bir kimse için bir çeşit kazanç yoludur Nitekim
Peygamberimiz (s av) şöyle buyuruyor
"Dilencilik, (çalışamaz durumda olan bir kimse için) artık baş vurulacak en son kazanç yoludur" Çalışamaz durumda olan kışı eğer dilenciliği de bırakır da açlık yüzünden olurse Allah katında günahkâr olur Çunku bile bile kendim açlık tehlikesinin kolları arasına atmıştır Eğer kişiyi açlıktan kurtarıp da kendisine eski kuvvetini geri getiriyorsa, işte bu durumda dilencilik etmek kişi hesabına bir çeşit kazanç yoludur Bu duruma düşen kimsenin dilencilik etmesi kuçuk duşurucu bir durum değildir Kuçuk duşurucu durum ihtiyaç sahibi olmadan dilencilik yoluna saparak, çalışıp çabalamadan kolayca kazanma zihniyetine sahip olmaktır
Bir gunluk yiyeceğe sahip olan kışının dilencilik etmesi haramdır. Çunku bu zaruret olmadan başkaları karşısında kendini kuçuk düşürmektedir Üstelik "Dilencilik, (çalışamaz durumda olan bir kimse için) artık başvurulacak en son kazanç yoludur" diyen hadise de aykırı bir harekettir
Mecalisi Rumi
BUDA HİKAYEMİZ MUMİN KARDESLERİM
Bir Vakit israilogullarini ard arda bir kac yıllık kıtlık basmıştı.Bu Öylesine görülmedik bir kıtlıktıki çoğu aileler bir kuru ekmege bile hasret cekiyorlardı
İşte o sıralarda İsrailoğullarından bir kadın bir gün evinde tam bir iki lokmalık kuru ekmegini agzina atacagi esnada muhtac birisi kapisi calar ve "Ne Olursunuz Aclıktan ölüyorum bana Allah rızası için bir lokme Ekmek" Der
En azından bir lokma ekmek diye kapsını calan muhtac kimse kadar ac olan iyiliksever kadın lokmayi tutan elini agzindan geri cevirir ve "buyrunuz" der.
İyiliksever kadın yanında kücük cocugu oldugu halde bu olay bir kac gun sonra evinde yakmak icin vadiye calı çırpı toplamaya cikar .Fakat basina muthis bir bela gelir.Yavrusunu bir kurt kapip hizla kacmaya baslar.Talihsiz kadin aci bir ciglik basarak kurdun ardindan kosmaya baslar.
Kadın hizla kosmaktan ve yirtinircasina aglamaktan dermani kesilerek külce halinde yere yiğildigi sirada sinirsiz kudretiyle herseyi yapmaya kadir oLan yüce Allah (c.c) Cebrail vasitasiyle irden onun imdanina yetisiverir.Cebrail (a.s) hemen kurdun agzindan neye ugradgini anlamayan cocugu kurtari ve anasinin yanina getirir.Kadın ayilinca cocugu kendsiine teslim eder Ve Allah (c.c) adina söyle der "Ey iyilik verser kadin!evladini kurtarmamdan hosnutmusun Bu Sana verdigin bir Lokma kuru ekmege karsilik Allah`ın Bahsettigi bir Lokma Derecesindeki Kücük bir İyiliktir"
Tefsir-i Hanef-i
ALLAH`IN SELAMI UZERİNİZE OLSUN..